Vücutlarımız, dünyada rahatça yaşayabilmemiz, koşup oynayabilmemiz, okuyup yazabilmemiz, kısacası her işi yapabilmemiz için tasarlanmış kusursuz makinalardır. Bu makinalar öyle harikadırlar ki, en ileri teknolojilerle bile bir benzerli yapılamaz. Yıllarca hiç durmadan , bozulunca kendi kendisini tamir ederek çalışan vücudumuz hakkında ne kadar bilginiz var?
Vücudunuzun yağ, protein, su karbonhidrat ve
minerallerden oluştuğunu biliyor muydunuz?
Dünyaya Açılan Pencerelerimiz: GÖZLER
|
Ayrıca göz çok önemli işler gerçekleştiren bir organdır. Biz hiç farkında değilken gözlerimiz bu önemli işlemleri yaparlar ve ancak ondan sonra etrafımızı görebiliriz.
Dünyada her cismin çevresine yaydığı bir ışığı vardır. Örneğin siz bu kitaba bakarken bu kitaptan gelen ışık şu anda sizin göz bebeğinizin içinden gözünüzün arka kısmına giriyor.
Gözünüzün arka kısmında birçok işlem gerçekleştikten sonra bu ışık, elektrik sinyaline dönüşüyor. Elektrik sinyali ise beyninize gidiyor. Beyninizin arka kısmında ise görmenizi sağlayan bir yer (görme merkeziniz) var. Görme merkeziniz küçücük bir nokta. İşte elektrik sinyalleri bu küçücük noktanın üzerinde sizin bakmakta olduğunuz kitabın görüntüsünü oluşturuyor ve siz bu kitabı o anda görüyorsunuz.
Gözünüzün arka kısmında birçok işlem gerçekleştikten sonra bu ışık, elektrik sinyaline dönüşüyor. Elektrik sinyali ise beyninize gidiyor. Beyninizin arka kısmında ise görmenizi sağlayan bir yer (görme merkeziniz) var. Görme merkeziniz küçücük bir nokta. İşte elektrik sinyalleri bu küçücük noktanın üzerinde sizin bakmakta olduğunuz kitabın görüntüsünü oluşturuyor ve siz bu kitabı o anda görüyorsunuz.
Bunları çok basitleştirerek anlatmak bile bu kadar uzun sürüyor, ama görmeniz bu kadar uzun sürmüyor. Bu işlemler o kadar hızlı gerçekleşiyor ki kitaba baktığınız anda onu görebiliyorsunuz.
Şimdi bir düşünelim. Demek ki gözümüz kameralardan, fotoğraf makinalarından veya televizyondan çok daha kaliteli bir alet. Şimdi biri size gelip şöyle dese ne yaparsınız?
.. |
"Evde duran elektrik kabloları, vidalar, çekiç, tornavida, kapı, pencere vs. bir fırtına sonucu bahçeye uçup bir araya toplandılar. Daha sonra bunların üzerine şimşekler çaktı, yağmur yağdı, biraz toprakla karıştılar, aradan biraz vakit geçti ve derken bir de baktım ki bir televizyon ortaya çıkmış. Ben de onu aldım getirip eve koydum."
Herhalde o kişinin aklının çalışmadığını veya yalan söylediğni düşünürsünüz. Çünkü televizyonlar yüzlerce mühendis ve uzman kişi tarafından çok büyük fabrikalarda yapılır. Tesadüfen ve kendi kendine oluşması imkansızdır.
Öyle ise televizyondan daha kaliteli olan göz kendi kendine oluşmuş olabilir mi? Elbette ki olamaz. Nasıl televizyon kendiliğinden ortaya çıkmıyorsa, birileri tarafından yapılıyorsa, göz de tesadüfen oluşmamıştır. Gözlerimizi bu kadar net, 3 boyutlu ve renkli görecek şekilde yaratan Allah'tır. Bu nedenle her gördüğümüz her güzel şey için Allah'a şükretmeliyiz.
Hışırtısız İşiten Kulaklarımız
Allah kulaklarımızı bizim rahatsız olacağımız bazı sesleri de duymayacağımız şekilde yaratmıştır. Örneğin vücudumuzda kan çok hızlı akar ve bu akışı sırasında çok fazla gürültü çıkarır. Ama onun çıkardığı sesi bizim kulağımız duyamaz. Veya dünyamız dönerken de çok güçlü bir ses çıkartır. Ancak Allah kulağımızı o kadar mükemmel yaratmıştır ki biz o sesi de duymayız. Allah bize karşı çok merhametlidir. Onun için ömür boyu rahatsız olacağımız sesleri bize duyurmaz.
Bizim ise Allah'ın merhametine karşılık olarak Allah'a şükretmemiz gerekir. Kuran'da bir ayette Allah şöyle bildirmektedir:
"Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi." (Nahl Suresi, 78)
|
Kalbimiz bizim için çok önemli bir organdır. Kalbimiz dakikada yaklaşık 72 kere, yılda ise 40 milyon kere pompalama yapar. Bunun ne kadar yorucu bir işlem olduğunu anlamak için elinizi yumruk yapın ve sonra bu şekilde açıp kapamaya başlayın. 
Sizce böyle bir hareketi kaç dakika boyunca yapabilirsiniz. Yaklaşık yumruğunuz kadar olan kalbiniz bu hareketi sizin yaşamınız boyunca ve bir kere bile durmadan yapar. Bizler uyuduğumuz zaman bile kalbimiz hiç durmaz. Biraz heyecanlansak kalbimiz daha hızlı atar, dinlenirken yavaşlar. Tüm bu ayarlamaları kalbimiz biz hiç farkında değilken, otomatik olarak yapar.
Vücudumuzda Bizi Mikroplara Karşı Koruyan Bir Ordu Bulunduğunu
Biliyor muydunuz?
Ancak gözümüzle göremediğimiz başka canlılar da vardır. Bunlar da bizim içimizde yaşayan ve bizi bu mikrop ve virüs düşmanlarımıza karşı koruyan bir ordudur. Bu ordunun adı "Savunma Sistemi"dir.
Savunma sistemimiz vücudumuzda kanın içinde yaşar. Savunma sistemimizi oluşturan hücrelere akyuvarlar denir.
Vücudumuza bir düşman girdiğinde, kanımız tıpkı bir laboratuvar gibi çalışır. Hemen bu düşmanla savaşmak üzere çok özel maddeler üretir ve bunların sayısını düşmanın gücüne göre çoğaltır. Ve vücudumuzda kıyasıya bir savaş başlar. Bazen biz bu savaşı hiç hissetmeden vücudumuzdaki ordu savaşı kazanır, mikroplar ve virüsler ölür.
Aşının faydası ve önemi: Tehlikeli mikroplar zararsız hale getirilerek vücuda verilir, böylece savunma hücreleri onları tanır ve bu hastalıklara karşı sizi korumak için önlem alırlar. |
| | | | | | | |
| | | | üreticisi | | | |
Sayıları yaklaşık bir trilyon olan okyuvarlar, çok gelişmiş bir savunma ordusu oluştururlar. Bu ordunun her bir elemanının kendine ait önemil birgörevi vardır. kimi devriye gezerek kanda yabancı birammad vır mı diye kontrol eder, kimi düşmanı yok edeek kimyasal maddeleri oluşturur, kimi ise düşmana saldırarak savaşır. |
.
Virüs vücuda girdiğinde, gözcülük yapan savunma hücresi tarafından görülür. Gözcü, diğer savunam hücrelerini uyararak onları savaşa çağırır. Bu arada gerekli silahlar üretilmeye başlar. | |
Bu arada virüsler çoğalmak için hücrelerin içine girerler. Savunla hücreleri de u hücreleri öldürürler, böylece virüsleri etkisiz hale getirirler. Sonuç: Vücudumuz savaşı kazanır! |
Eğer bizim bir savunma sistemimiz olmasaydı, ne olurdu biliyor musunuz? Doğduktan çok kısa bir süre sonra vücudumuza giren ilk mikrop yüzünden ölürdük. Allah, her insanı bir savunma sistemi ile birlikte yaratır. Çünkü Allah insanlara karşı çok merhametli ve şefkatlidir. Kitabın başından beri gördüğünüz gibi biz her an yaşamamızı, güzel şeyler görmemizi, güzel yiyecekler yememizi Allah'a borçluyuz. Onun için gördüğümüz her şeyde hemen Allah'ı düşünmeliyiz ve şöyle demeliyiz: "Allah'ım bana bunları verdiğin için sana şükrediyorum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder